Dil Bilgisi


Dil Bilgisi

Dil Bilgisi 

Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir araç olarak tanımlanmaktadır. En geniş tanımıyla dil, kendisine özgü bazı kural ve kaideleri bulunan, bu kural ve kaideler çerçevesinde gelişen, zihnin birikimlerinin temsili olan canlı bir varlıktır.

     Dil bilgisi ise bir dile özgü kural ve kaidelerini dilin ses, yapı ve cümle yapısı inceleyerek saptayan bir bilim dalıdır.

     “Neden dil bilgisi kurallarını bilmek zorundayım/bilmeliyim?” sorusu herkesin aklına gelen bir sorudur ve bu sorunun birçok cevabı vardır.

   Her şeyden önce dil bilgisi, söylemlerimizi düzenli, açık ve anlaşılır biçimde ifade etmemizi sağlayan sağlıklı bir iletişimin temeli olarak karşımıza çıkar.

   Metinleri sadece okumakla kalmayıp yapısal ve anlamsal açıdan çözümleyebilmek, yorumlayabilmek dil bilgisi sayesinde mümkün olur. Bu da hem akademik hem de günlük yaşamda bizi daha bilinçli bireyler hâline getirir.

   Ana dilimizin dil bilgisine hâkim olmak yabancı dil öğrenme sürecini de kolaylaştırır. Çünkü kendi dilimizin işleyişini kavrayan birey, diğer dillerin yapılarını karşılaştırarak daha hızlı öğrenmeye açık hâle gelir.

   İlerleyen bölümlerde dil bilgisi kurallarını, işlevlerini, kattığı anlamları işleyeceğiz. Beklemede kalın!


SES BİLGİSİ

   Dil bilgisi anabilim dalının bir dilin seslerini, meydana gelişlerini, gösterim şekillerini inceleyen bilim dalına ses bilgisi (fonetik) adı verilmektedir. Ses bilgisi ses ve sese dair temel kavramları açıklamakla kalmayıp seslerdeki değişim ve dönüşümleri açıklar.

Ses Nedir?

   Dilin en küçük yapı malzemesi seslerden oluşmaktadır. Ses, bir dilin en küçük yapı taşıdır diyebiliriz. Sesler birleşerek, kökleri, ekleri, sözcükleri, sözcük gruplarını hatta durumları ve fikirleri meydana getirirler.

   Sesler tek başlarına herhangi bir anlam taşımazlar. Sesler anlamlı birlikler oluşturduklarında anlamlı hale gelirler. Örneğin, bir bebek dünyaya geldiğinde bir müddet anlamsız sesler çıkarırlar, daha sonrasında temas hâlinde oldukları kişilerden taklit yolu ile anlamlı sesler ve bunun beraberinde kelimeler oluştururlar. Kazanmış oldukları bu alışkanlık zamanla fikirlere dönüşür. (Ergin, 2013 : 30)

   Bizler sesleri hava ve solunum yolları organlarımız ile meydana getiririz. Aynı zamanda sesler dilimizin, dudaklarımızın, dişlerimizin, gırtlağımızın durumuna hatta sesleri uzatıp uzatamadığımızın durumuna göre çıkarırız.

   Sesler ünlü (vokal) ve ünsüz (konsonant), yani ağız kanalında engele uğramayan sesler ve engele uğrayan sesler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

   Ünlüler (Vokal)

   Ağız kanalında seslerin engele uğramadan sadece dil ve dudak yolu ile kalınlık-incelik, düzlük-yuvarlaklık, genişlik-darlık olarak çeşitlenirler. Dilimizde sekiz ünlü bulunmaktadır;

/a/, /e/, /ı/, /i/, /u/, /ü/, /o/, /ö/.

Ünlü sesleri özelliklerine göre sınıflandırmak mümkündür.

Kalın ünlüler: /a/, /ı/, /u/, /o/.

İnce ünlüler: /e/, /i/, /ü/, /ö/.

Düz ünlüler: /a/, /e/, /ı/, /i/.

Yuvarlak ünlüler: /u/, /ü/, /o/, /ü/.

Geniş ünlüler: /a/, /e/, /o/, /ö/.

Dar ünlüler: /ı/, /i/, /u/, /ü/.

 


   Ünsüzler (Konsonant)

   Ağız kanalında ağız, diş, gırtlak, dudak gibi solunum yollarında engele uğraması ve bir ünlüyle birlikte söylenen seslerdir. Dilimizde yirmi bir ünsüz bulunmaktadır.

Dudak ünsüzleri: /b/, /f/, /m/, /p/, /v/.

Bu seslerden /b/, /p/, /m/ çift dudak ünsüzleri, /f/, /v/ sesleri ise diş-dudak ünsüzleridir.

Diş ünsüzleri: /d/, /t/, /c/, /ç/, /j/, /ş/, /z/, /s/, /n/, /l/, /r/.

Damak ünsüzleri: /k/, /g/, /ğ/, /y/.

Gırtlak ünsüzleri: /h/

Sert ünsüzler: /ç/, /f/, /h/, /k/, /p/, /s/, /ş/, /t/.

Yumuşak ünsüzler: /b/, /c/, /d/, /g/, /ğ/, /j/, /l/, /m/, /n/, /r/, /v/, /y/, /z/.

Sürekli ünsüzler: /f/, /ğ/, /h/, /j/, /l/, /m/, /n/,/r/, /s/, /ş/, /v/, /y/,/z/.

Süreksiz ünsüzler: /b/,/p/, /c/, /ç/, /d/, /t/, /g/, /k/.

 Bir sonraki içeriğimizde ünlülerin özelliklerini ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz. Beklemede kalın!


ÜNLÜ SESLERİN (VOKALLER) ÖZELLİKLERİ

    Ünlü sesler, ağız kanalında seslerin herhangi bir engele uğramadan çıkarılması yolu ile meydana gelirler. Ağız kanalında ses yolunun tamamîyle açık bulunmasıdır fakat ses yolunun açıklık derecesine göre de çeşitlenirler (kalın-ince, düz-yuvarlak, geniş-dar).

    Vokaller tek başlarına, hece, kelime, kök, ek ve bazı gramer birlikleri oluşturabilirler. Fakat vokaller dışındaki sesler yani ünsüz seslerin (konsonantlar) böyle bir özellikleri yoktur. Tek başlarına kelime, kök ve hece olamazlar yalnızca ek olabilirler. Konsonantların tek bir hecede yan yana gelmeleri mümkün değildir yalnızca vokallerin yardımı (yardımcı ses) ile bir hecede bulunabilirler (Ergin, 2013, 35).

     Türkçe alfabe sisteminde sekiz adet vokal bulunmaktadır ancak konuşma dilinde uzun, ince ve iki ses arasında telaffuz edilen sesler de mevcuttur. Genellikle bu sesler günümüzde konuşma dilinde kullandığımız fakat İstanbul Türkçesinde kullanılmayan sesler bütünüdür. Bu sesler e ve i arasında telaffuz edilen é şeklinde gösterilen ve Türkçe alfabe sisteminde bulunmayan bir sestir, bir diğer ses olan a ve e arasında daha ince bir şekilde telaffuz edilen â şeklinde gösterilen ve yine Türkçe alfabe sisteminde bulunmayan bir sestir. Bu iki sesin dışında kalan vokallerin konuşma dilinde tercihen ya da dilimize girmiş olan yabancı kelimelerin telaffuzunda uzun yahut kısa bir şekilde çıkarılmasıdır. Sözünü ettiğimiz seslerin Türkçe alfabe sisteminde karşılığı olmadığı gibi bu seslerin bulunduğu sözcükler de Arapça ve Farsçanın etkisi ile dilimize girmiş olan sözcüklerdir. Yani Türkçede uzun vokaller, ince vokaller ve iki harf arasında telaffuz edilen sesler yoktur. 

  • Türkçede Uzun Vokal Bulunmaz

   Türkçede kendiliğinden uzun vokal bulunmaz (Ergin, 2013, 55). ‘Kendiliğinden’ diyoruz çünkü uzun vokallerin uzun şekilleri yabancı sözcüklerde mevcuttur ve bu yabancı seslerin telaffuzunda daha fazla bir çaba sarf etmemiz gerekir. Dilimize girmiş olan yabancı kelimelerin asıl hallerini unuttuğumuzdan ve bir o kadar Türkçeleştirdiğimizden ötürü günlük konuşma dilimizde yani halk dilinde yabancı sesleri kısaltarak telaffuz etmek durumunda kalırız ya da bu şekilde telaffuz ederiz (Ergin, 2013, 55). Bazı kelimelerde vokal ile başlayan bir ek geldiğinde bu uzunluk yeniden ortaya çıkmak durumunda kalır. Uzun ünlüler her durumda gösterilmezler. Çeviri metinlerde ya da dilimize giren yabancı sözcüklerin uzun telaffuz edilmediğinde anlam kayması meydana gelmesi durumunda gösterilirler. Bu sözcükler genelde dilimize Arapça ve Farsçanın etkisiyle girmiş sözcüklerdir.

 

  • Türkçede /o/ ve /ö/ Vokalleri Yalnızca İlk Hecede Bulunur

 

Türkçe sözcüklerde /o/ ve /ö/ vokalleri yalnızca ilk hecede bulunur. İlk heceden sonraki hecelerden sonraki hecelerde bulunmaz. Bu kural Türkçenin en eski zamanlarından beri süregelen bir kuraldır fakat bazı Türk şivelerinde bu kural yuvarlaklaştırma ile bozulmuştur.  

Türkçe fiillere gelen ‘-yor’ eki istisna olarak kabul edilir. Bu istisna dışında Türkçede ilk heceden sonraki hecelerde gelen /o/ ve /ö/ vokalleri bulunan her kelime yabancıdır.

  • Türkçede İnce /A/ (Â ya da /e/ ve /a/ arasında telaffuz edilen /a/) Vokali Bulunmaz

  Türkçede yalnızca kalın /a/ bulunur, bunun dışında ince ya da /a/ ve /e/ arasında söylenen /a/ vokali yoktur. Yalnızca Türkçeye girmiş olan bazı yabancı kelimelerde mevcuttur bu kelimeler genellikle Arapça ve Farsça sözcüklerdir. Bu vokalin telaffuzunda çaba sarf etmemiz gerekir aksi takdirde çaba sarf etmediğimizde ince /a/ vokali kalın /a/ vokali şeklinde söylenir.

 

  • Türkçede Kapalı /e/ ( /e/ ve /i/ arasında telaffuz edilen /é/) Bulunmaz

 Türkçede yalnızca açık /e/ bulunur. Bu vokal /e/ ve /i/ arasında telaffuz edilen bir vokaldir. Aslında bu vokal /i/vokali iken /e/ vokaline dönüşmüş halidir diyebiliriz. Günümüzde hemen hemen her bölgede kapalı /e/ vokali yerini korurken İstanbul Türkçesi bu değişiklikleri ya hiç yapmamış ya da direkt /i/ şeklinde telaffuz etmiştir.

  • Türkçede İki Vokal Yan Yana Bulunmaz

 Türkçe kelimelerde kesinlikle iki vokal yan yana bulunmaz. Eğer iki aynı vokal yan yana bulunuyorsa tek ses şeklinde ya da iki vokalin arasında /ğ/ konsonantının eklenerek telaffuzu sağlanır. Yani eklenen konsonant kendisini de hissettirmeden iki vokalin baskınlığını zayıflatır. Türkçede iki vokal yan yana bulunmadığı gibi iki konsonant da yan yana bulunmaz.

 

Yorum Bulunamadı !

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Sosyal Medya Platformlarımız

Birlikte daha güçlü adımlar atmak için desteğinize değer veriyoruz.